120x600

Alemdar inşaat

11-05-2018 Şenol SAK
Şenol SAK

Şenol SAK

“SIRADIŞI YAŞAMLARIYLA RENGİN USTALARI–2” Aliye BERGER

Aliye BERGER BORONAI  (1903-1974, İstanbul)

 

1903’te İstanbul’da doğan Aliye Berger, varlıklı bir ailenin kızı olarak, eğitime ve sanata önem veren entelektüel bir aile çevresinde büyüdü. Bunlar, başta babası Şakir Paşa, amcası Sadrazam Cevat Paşa, kız kardeşi ressam Fahrünisa Zaid ve Halikarnas balıkçısı olarak ta tanıdığımız şair Cevat Şakir Kabaağaçlı’dır. İlkokul eğitimini Büyükada’da, yapımına babasının önayak olduğu okulda tamamlayan Aliye Berger, daha sonra Notre Dame de Sion’a ve ardından Fransızca eğitim veren Madame Braggiotti’nin özel okuluna devam etti.  Aliye Berger henüz 17 yaşından itibaren, ailesinin de etkisiyle yazar olmayı hedeflemişti.  İyi eğitim almıştı. Yeterince entelektüel bir dünya görüşü ve birikimi vardı. Daha henüz genç bir yaşta iken dahi birçok ünlü dünya yazarının kitaplarını okumuştu. Voltaire’i, Strindberg, Ibsen ve Dostoyevski’yi. Edebi denemeler yazıyordu.  Diğer taraftan da ablası Fahrelnissa Zeid’in malzemelerini kullanarak resim çalışmaları yapıyordu.  1924’te, hayatının geri kalanını –trajik olarak- tamamen şekillendirecek olan Carl Berger’le tanıştı. Carl Berger BORONOI, Macaristan’daki ayaklanmadan kaçarak İstanbul’a sığınmış ve burada müzik dersleri veren bir Macar müzisyendi.  İlk görüşte âşık olduğu Carl ile arasındaki entelektüel alışveriş ufkunu önemli ölçüde genişletti. 23 yıl sonra evlenmelerinin üstünden 6 ay geçmişken Carl BERGER, Büyükada iskelesinde geçirdiği kalp kriziyle hayata veda etti  Aliye BERGER bu kaybın ardından kendisini tamamen resme verdi.  Ablası Fahrünisa Zaid ile Londra’ya giden Aliye, burada 3 yıl boyunca John Wright’ın atölyesinde resim ve gravür eğitim aldı. Burada özellikle “gravür” sanatına odaklandı. 1951’de Türkiye’ye döndü ve İstanbul’da 140 eseriyle ilk kişisel sergisini açtı. Çalışmalarını ve yaşamını daha çok Beyoğlu-Tünel’de yer alan Narmanlı Han’daki atölyesinde sürdürdü. Genellikle küçük kartpostallar şeklinde ürettiği kendi siyah-beyaz gravürlerini satarak geçimini sağladı. Ülkemiz gravür sanatının öncü ve yaratıcı ismi oldu. Ürettiği gravürler, genelde küçük boyutludur ve imzasızdır. Ancak tüm gravür kalıpları da kendisi ve ailesi tarafından imha edildiğinden dolayı, geriye kalan sayısız eseri de emsalsizdir…

 

 

Yaptığı gravür çalışmalarını kendisi şöyle tanımlıyor, “…Öylesine ki, kazıdığım her gravürü, bir baskıdan öbür baskıya küçük değişikliklerle gerçekleştirdim. Birbirinin aynı beklide hiçbir gravürüm yoktur. Gravür teknik işidir. Ama bu tekniği aşmak da gerekir. Tekniğin tutsağı olmamak gerektir. Siyah beyaz gravürlerimde, bu iki rengin (siyah ve beyazı her zaman zengin olanakları olan birer renk olan birer renk olarak görmüşümdür.) ara tonlarında bulduğum ışığı, renkte her zaman bulamadım. Bu nedenle çoğu kez siyah/beyaz gravürlerle yetindim. Gravür sanatına, daha önce denenmemiş malzemeler sokmaya çalıştım. Basılan malzemenin dokusundan yararlanmak istedim. Kimi gravürümü kasap kâğıtlarına, tülbentlere, zımpara kâğıtlarına bastım…”

 

 

 

 Ancak Aliye Berger'e esas ününü, “Güneşin Doğuşu” adlı yağlı boya tablosuyla Uluslararası Sanat Eleştirmenleri Derneği'nin (AICA) 1954'te İstanbul'da toplanan kongresi nedeniyle Yapı Kredi Bankası'nın düzenlediği “İş ve İstihsal” konulu yarışmada birincilik ödülü alması sağladı. Türkiye ve Avrupa’da toplamda 11 kişisel sergisi açılan Aliye Berger BORONAI, uluslararası ve ulusal 50 karma sergide yer aldı.

 

Aliye Berger BORONAI, Büyükada’da 9 Ağustos 1974 yılında yaşama veda etti.

 

Dram dolu uzun yaşamının ardından, şu sözleriyle hep hatırlandı…

 

”… Ölümler bile öldüremedi bendeki bu aşkı,

Ve coşkuyla, aşkla, sevgiyle yarattım ne yarattımsa”

 

 

 

Aziz Nesin ise Aliye Berger’i şöyle tanımlamaktadır:

 

“En kötümser olduğunuz bir sabah evinizden çıktığınızda pembemsi çiçeklere durmuş bir ilkyaz dalı görünce, birden kötümserliğimizden kurtulup mutlulukla gülümseriz. Aliye Berger de bana, kış ortasında tomurcuklanıp çiçeklenmiş ve her zaman öyle kalmış bir ilkyaz dalı gibi gelirdi.”

 

 Sanatla kalın

 

 

 

 

 

 

 

 


www.boluobjektif.com'da yer alan köşe yazarlarının yazıları kendi görüşleridir. Yazdıkları köşe yazılarından dolayı www.boluobjektif.com sorumlu tutulamaz.



Şenol SAK Diğer Yazıları
Fazilet Tekman
Köşe Yazarları
Burç Yorumları