120x600

Alemdar inşaat

01-05-2016 BOLU

1 Mayıs coşkusu her yerde!

1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramı Bolu’da coşkulu bir şekilde kutlandı. Kardelen Meydanında toplanan yüzlerce kişi yapılan konuşmaların ardından türküler eşliğinde halaylar çektiler.

1 Mayıs coşkusu her yerde!
Bİ tur

1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramı ilimizde yapılan çeşitli etkinliklerle kutlandı. Bolu Emek ve Demokrasi Güçleri adına Kardelen meydanında toplanan yüzlerce kişiye, bildiriyi okuyan Eğitim Sen Bolu Şube Başkanı ve KESK Dönem Sözcüsü Erkan Korkmaz, “Güvencesizleştirmeye, köleleştirmeye, emeğin haklarının bir bir yok edilmesine karşı, Kiralık işçilik dayatmasına, taşerona ayrımsız-kayıtsız-şartsız kadro sözünün tutulmamasına, mahkeme kararlarının yok sayılmasına, kıdem tazminatlarımızın gasp edilmesine karşı, Sendikal haklarımızın ve grev hakkımızın yok edilmesine karşı, Herkese iş, aş ve güvenli bir gelecek için, Doğanın ve yaşamın sermayeye teslim edilmesine karşı, Kadınlara evden, yarı zamanlı, güvencesiz çalışmanın dayatılmasına karşı, Kamu emekçilerinin mevcut iş güvencelerinin ortadan kaldırılmasına karşı, Savaş ve baskı politikalarına karşı, 10 Ekim Ankara katliamı ile tırmanan sindirme ve susturma hamlelerine karşı, Laikliğin tamamen ortadan kaldırılmak istenmesine karşı, Ve elbette faşizme karşı 1 Mayıs’ta söyleyecek sözümüz, büyütecek umudumuz var! Sözümüzü söylemek, umudumuzu büyütmek için bugün buradayız. Yaşasın 1 Mayıs, Yaşasın İşçilerin Birliği, Yaşasın Birlik-Mücadele Dayanışma!” şeklinde konuştu.

 

 

“Katliamlara ‘kader’ deyip geçenler bir türlü hesap vermiyor”

 

Korkmaz konuşmasında şu ifadelere yer verdi; “ Ülke tarihinin emeğe dönük en ağır saldırılarını yaşıyoruz. Tarihin en büyük insanlık suçlarından olan köle ticareti, 2016 Türkiye’sinde Özel İstihdam Büroları aracılığı ile yasal hale getirilmek isteniyor. Bir yandan “kiralık çalışma” adı altında kölelik düzeni getirilirken, diğer yanda 657 sayılı kanundaki mevcut iş güvenceleri ortadan kaldırılmak isteniyor. Seçimlerden önce “taşerona kadro” sözü verenler, sözlerinde durmuyor. İşçilerin mahkemelerde ve fiili mücadelelerde kazandıkları haklarını tanımıyor. İşçilere taşerondan da güvencesiz “sözleşmeli” statü dayatılıyor. İş cinayetleri artık katliam boyutuna varmış durumda. Her yıl 1500’ün üzerinde işçi, iş cinayetlerinde katlediliyor. Katliamlara “kader” deyip geçen siyasi sorumlular ve bürokratları hesap vermiyor. Evi yakılmış, ocağı sönmüş milyonlarca mülteci, ucuz iş gücü olarak sermayenin hizmetine sunuluyor. Evden çalışma, tele çalışma ve esnek çalışma gibi adlar altında kadın emeği daha da değersiz hale getiriliyor. Kadınlar toplumsal yaşamdan uzaklaştırılıyor, eve hapis edilerek çalıştırılmak isteniyor. “Türkiye büyüyor”, “ekonomi gelişiyor” masallarının büyüsü, açlık-yoksulluk sınırının altında ücretlerle, güvencesiz, sendikasız, ölesiye çalıştırılan emekçilerin gerçeğiyle bozuluyor. Emeğe böyle bir hayat dayatılırken, biz hayatı üretenler, işçiler, emekçiler, mimarlar, mühendisler, hekimler, kadınlar, gençler, yoksullar insanca yaşama ve insanca çalışma koşulları için 1 Mayıs’ta alanlarda buluşuyoruz!

 

 

“Barış isteyenler, savaşa biat etmeye zorlanıyor”

 

 “Türk tipi başkanlık sistemi” adı verilen totaliter ve otoriter yeni bir rejimin inşası yolunda ülkemiz giderek daha büyük bir kaosa doğru sürüklenirken baskı ve şiddet her geçen gün daha fazla artıyor. İşçilerin, emekçilerin ve tüm halkın yararına kullanılması gereken kaynaklar, savaşlara harcanıyor. Ortadoğu’da halklar arası düşmanlıkları kışkırtan çetelere silah yardımından tıbbi desteğe kadar pek çok kalemde gayet cömert olan iktidar, mesele işçiler, emekçiler olunca “mali disiplin” edebiyatına başvuruyor. Savaşlarda işçiler, emekçiler ölüyor. İktidarın kendine güç devşirmek için kullanmak istediği tabutlar yalnızca yoksulların evine geliyor. Yasadışı sokağa çıkma yasakları ile kuşatılmış, yakılmış yıkılmış kentlerde, açlığa, susuzluğa, mahkûm edilmiş, eğitim ve sağlık hizmetlerinden yoksun yüz binlerce insan, evlerini ve topraklarını terk etmeye zorlanıyor. İçte ve dışta yürütülen savaş politikalarına itiraz edenler, barış isteyenler her tarafta patlatılan canlı bombalarla savaşa biat etmeye zorlanıyor. Ülkemizi ateşe atanlar, iktidarlarını kan ve gözyaşı ile inşa etmeye devam ediyor. Ülkemizde ve bölgemizde, savaşın bedeli işçilere, emekçilere, yoksullara ödetiliyor. Savaşlara hayır demek için, barış için, kardeşlik için 1 Mayıs’ta alanlarda buluşuyoruz.

 

“1 Mayıs bizim için “Mücadele” demektir”

 

 “Bir ülke düşünün ki, iktidardaki küçük bir elit dışında herkes “düşman” veya “potansiyel düşman” ilan edilsin. Bir ülke düşünün ki iş güvencesi isteyen işçiler, “güvenceme dokunma” diyen kamu emekçileri “düşman”! Halkın sağlık hakkı için mücadele veren sağlık emekçileri, bilimin ve tekniğin imkânlarını halk yararına kullanan mühendisler “düşman”! Bir ülke düşünün ki barış istediğini söyleyen bir metne imza atan akademisyenler, emeğine ve yaşamına sahip çıkan kadınlar “düşman”! Demokratik üniversite isteyen öğrenciler,  savunma hakkına sahip çıkan avukatlar, iktidar talimatı dışında haber yapmaya kalkan gazeteciler “düşman”! Bir ülke düşünün ki, sosyal medyada iktidarı eleştiren genç, “kral çıplak” diyen çocuk “düşman”, doğanın talanına hayır diyen halk “düşman”! Dili farklı, inancı farklı, kimliği farklı her bir yurttaş “düşman”! Bir ülke düşünün ki tacize, tecavüze, çocuk istismarına “hayır” diyenler “düşman”! Bir ülke düşünün ki iktidar gibi düşünmeyen, iktidara biat etmeyen tüm emek ve meslek örgütleri “düşman”! Nüfusunun büyük bir çoğunluğu “düşman” veya “potansiyel düşman” ilan edilen, adalet sarayları büyürken hukukun ayaklar altına alındığı, ekmeğimiz küçülürken hapishanelerin büyüdüğü bir ülkede demokrasi için 1 Mayıs’ta alanlardayız! 1 Mayıs bizim için “Mücadele” demektir. 1 Mayıs’ın tarihi dünyanın dört bir yanında ve ülkemizde işçi sınıfının ekmek ve hürriyet kavgasıyla yazılmıştır. 19’uncu yüzyılda ayağa kalkan Amerikalı işçilerden, 1977’de Taksim’de yitirdiğimiz kardeşlerimize kadar 1 Mayıs’ın tarihi bir mücadele tarihidir.”

 

 

“Yaşasın Halkların Kardeşliği”

 

“Siyasi iktidar her alandaki başarısızlığının faturasını emekçilere, yoksul halka ödetmektedir. Bunun devamlılığını sağlamak için de yandaş sendikalar yardımıyla kolektif gücümüzü parçalayarak bizleri güçsüz duruma getirmeye çalışmakta ve örgütlülüğümüze hukuksuz ve kuralsız biçimde saldırmaktadır. Yandaş sendikaların büyümesi, mücadeleci sendikacılığın baskı altına alınması sonucunda güvencesizlik büyümüş, ücretlerimizde ve sosyal haklarımızda büyük oranda kayıplar oluşmuştur. Bunun yanında iş kazaları ve işçi cinayetleri tırmanışa geçmiştir. Uzun saatlere varan çalışma tüm emekçiler için adeta kural haline gelmiştir. Türkiye’nin AKP hükümeti eliyle savaşa sürüklendiği, emekçilerin yoksulluğa, güvencesizliğe ve önlenebilir sebeplerden ölüme mahkûm edildiği bu günlerde; Bizler eşitlik için, özgürlük için, güvenceli istihdam ve onurlu bir yaşam için, savaşsız sömürüsüz bir dünya için; Yaşasın İşçilerin Birliği! Yaşasın Halkların Kardeşliği! Kahrolsun Emperyalizm! Yaşasın Birlik-Mücadele Dayanışma! Yaşasın 1 Mayıs!”

 

 




HABERE YORUM YAZIN

DİĞER BOLU HABERLERİ
Fazilet Tekman
Köşe Yazarları
Burç Yorumları