120x600

Alemdar inşaat

03-08-2022 SİYASET

Başkan Örnekbaş; ‘Millet İttifakı olarak iktidara hazırız!’

İYİ Parti Bolu il başkanı Ahmet Örnekbaş, Bolu Objektif Haber Sitesine verdiği özel röportajda Millet İttifakı olarak iktidara hazır olduklarını vurgulayarak; “İktidara geldiğimizde vatandaşlarımızı ilk 6 ayda yavaş yavaş rahatlatacağımıza, 1 yıl içerisinde de problemlerin büyük bir kısmını çözeceğimize inanıyoruz. Toplumda maalesef huzur yok. Sokakta gülen ya da mutlu insan yok. İnşallah iktidara gelmemizle beraber insanlarımızın yüzünün güleceğini ve mutlu olacağını düşünüyorum. Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı birçok sorunu İYİ Parti kadroları olarak çözeceğimizden yüce milletimizin emin olmasını istiyorum” dedi.

Başkan Örnekbaş; ‘Millet İttifakı olarak iktidara hazırız!’
Bİ tur

 

Ahmet Bey, İYİ Parti Genel Başkanı Sayın Meral Akşener'in sıkça ifade ettiği bir konu var. “13. Cumhurbaşkanı Millet İttifakı'nın adayı olacak” şeklinde… Bu konuda ki görüşlerinizi öğrenebilir miyiz?

 

Bu konu çok değerli ve kıymetli bir konudur. Çünkü kamuoyu yoklamaları ve anket çalışmalarında millet ittifakı % 55-57 civarında seyrediyor. Cumhur ittifakı % 40 bandının altına inmiş vaziyette. Bu oranlar millet ittifakının göstereceği adayın Türkiye’nin cumhurbaşkanı olacağını ifade ediyor. Dolayısıyla millet ittifakının özellikle de İYİ Partinin onaylayacağı ve tasvip edeceği kişinin Cumhurbaşkanı olarak karşımıza çıkacağını düşünüyorum.  İYİ partinin onaylamadığı hiç kimse Cumhurbaşkanı adayı olsa dahi o sandıktan çıkamaz. İYİ Parti şu anda hızla oylarını yükselten ve halk tarafından çok sevilen bir noktada. Vatandaşlarımız adeta partimizi ve Sayın Genel Başkanımız Meral Akşener’i bir kurtarıcı olarak görmektedir. Yeniden bir silkiniş ve yeniden bir kurtuluş devletimiz ve cumhuriyetimiz için önümüzdeki dönemde görülüyor. Dolayısıyla bunu başaracak lider ve kadrolar İYİ Partide vardır. İYİ Partide millet ittifakının en büyük bileşenlerinden biri olduğuna göre partimizin onaylamadığı hiç kimse cumhurbaşkanı olamaz. Bu yüzden yapılacak olan ilk seçimde İYİ Partinin onay verdiği adayın Cumhurbaşkanı seçileceğine inanıyorum.

 

 

İyi Parti son aylarda yapılan tüm anketlerde ciddi bir oy artışı gösteriyor. Millet İttifakının önemli bir bileşeni olarak 2023 genel seçimleri hakkında neler söylemek istersiniz?

 

Anayasaya göre 5 yılda bir seçim yapıldığı için seçim yılı olarak 2023 yılı diyoruz. Belki de 2022 yılında da bir seçim yaşabiliriz. O yüzden benim “önümüzdeki seçimlerde” ifadesini kullanmam daha doğru olur. Önümüzdeki seçim Türkiye’nin “kader seçimi “olacaktır. Çünkü 20 yıldır iktidarda olan bir parti tamamen yorulmuş, verimlilikten uzak, hamasete ve ahbap-çavuş ilişkisine dayanan bir yapı içerisinde insanımızı ekonomik anlamda kıskaca sokmuş bir vaziyettedir. Problemler büyük olduğu için önümüzdeki seçim, milletimiz açısından olması gereken şekilde icra edilecektir. Biz de bu seçimlerden ümitliyiz. İktidar olma amacındayız. İnşallah bunu başaracağız.

 

 

Politikada, yıllara dayanan tecrübenizle ilimizin en önemli siyasetçileri arasında yer alıyorsunuz. İsminiz, İyi Partinin ilk sıra milletvekili adayı olarak sıkça geçiyor. Önümüzdeki genel seçimlerde milletvekili adayı olmayı planlıyor musunuz? Aday olursanız nasıl bir strateji izlemeyi planlıyorsunuz?

 

Yaklaşık 5 yıldır İYİ Partinin Bolu il başkanlığı görevini yürütüyorum. Daha önce de birtakım yerlere aday olmayla ilgili fırsatlarım olmuştu fakat il başkanı olarak bugüne kadar bu görevi sürdürdüm. Seçim kararı alınınca değerlendirebileceğim bir konudur. Şu anda bir görüş beyan etmeyi doğru bulmuyorum.

 

 

 

Millet İttifakı kulislerinde, Millet İttifakı adayının 29 Ekim 2022 günü kamuoyuna açıklanacağı şeklinde görüşler dile getiriliyor.  Bu konudaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?

 

Böyle yakıştırmalar yapılıyor ama bunlar çok ciddi şeyler değil. Sayın Genel Başkanımızla sık sık görüşüyoruz. Böyle sihirli tarihler ya da günler gibi şeyler yok. Benim kanaatimce seçim kararı alındığı zaman yasal süre içerisinde aday müracaatları yapılır. Aday açıklanır. Ona göre de adayımız milletimizin beğenisine sunulur. Dolayısıyla böyle tarihi benzetmeleri ben çok doğru bulmuyorum. Çünkü bugünden açıklanacak bir adayın, seçimin ne zaman olacağının belli olmadığı bir dönemde bir takım sıkıntılara sebep olabileceğini düşünüyorum. Adayımız, yasal süre neyse o süre zarfında açıklanarak kamuoyuna kendini tanıtır. Bizlerde diğer ittifak ortaklarımız ile birlikte seçim faaliyetlerini yürütürüz. Eminim ki Türk Milletinin beğeneceği, takdir edeceği ve bu millete hizmet edecek bir cumhurbaşkanı adayı bu toplumun karşısına çıkacaktır. Ben bundan umutluyum.

 

 

 

 Cumhur İttifakı kulislerinde de seçimin yeni seçim yasasının geçerli olacağı şekilde erkene alınabileceği konuşuluyor. Kulislere göre Cumhur İttifakı seçimi erkene alması halinde tarihi 14 Mayıs 2023 olarak belirleyecek. 14 Mayıs 1950, Türkiye'de Demokrat Parti'nin “yeter söz milletin” sloganıyla iktidara geldiği seçimlerin yapıldığı gündü. AK Partinin, 73 yıl sonra aynı gün, benzer seçim mesajları ve sloganlarıyla seçime girmek istediği konuşuluyor. Bu konu hakkındaki görüşleriniz nedir?

 

Görüşüm gayet basit. 20 yıldır iktidardasın. Elini tutan mı var? Meclis elinde.  Sayın Cumhurbaşkanı düşündüğü şeyleri kararname olarak karşımıza rahatlıkla getiriyor. Bu başarısızlıkların mimarı kime söyleyecek “yeter söz milletindir” diye…  Esas, muhalefet söylüyor “yeter söz milletindir” diye. Ben, bu şekilde ülke yönetenlerin “yeter söz milletindir” deme haklarının olduğunu sanmıyorum.  Hiçbir şekilde toplumun içinde gezemiyorlar. Devlet kurumlarına ziyaretlerini yapıyorlar. Vatandaş aç mı? Tok mu? Ne yer? Ne içer? Derdi var mı? Soran yok. Dinleyen yok. Muhalefeti hiç dinleyen yok! 14 Mayıs’ta “yeter söz milletindir” demekle bu işler olmaz. İçi boş slogan bunlar. Demokrat Partinin 1950 yılında tek parti dönemini bitirme anlamında kullandığı bir slogandı. O dönem için hoş bir slogan olabilir ama bugün hiçbir anlamı yok. Çünkü “yeter söz milletindir” ifadesinin temsilcisi onlar değil muhalefettir.  Şu anda bunun en büyük paydaşlarından biri de bana göre İYİ Partidir. Söyleyecekse bunu o söyler. Dolayısıyla Ak Partinin hiçbir mazereti yoktur. Memleketin düştüğü durum gerçekten içler acısıdır.  Dar gelirli, emekli, işçi, memur ve gençler başta olmak üzere şu anda ülkemizde mutlu insan yok. Bu tablonun sorumlusu iktidardır. Onun için bu işi 14 Mayıs tarihine kadar uzatacaklarına hemen alsınlar seçim kararını milletin ne söyleyeceğini hep beraber izleyelim.

 

 

 

 

Toplumda ciddi bir kesimin hayat pahalılığından özellikle de yüksek enflasyon oranlarından şikâyetçi olduklarını gözlemliyoruz. Millet ittifakı olarak iktidar olduğunuz takdirde ülkemiz için nasıl bir geleceği inşa etmeyi düşünüyorsunuz? Enflasyonu tek haneli ya da makul bir seviyeye nasıl indireceksiniz?

 

Şu anda milletimizin en büyük sorunları arasında ekonomik problemler geliyor. Makyajlanan TUİK rakamları bile artık enflasyonun çift haneli hatta üç haneli rakamlara doğru koştuğunu göstermekte. Hükümet, izlediği ekonomik politikalar ile vatandaşı resmen inim inim inletiyor. Artırılan asgari ücret rakamları Aralık ve Temmuz döneminde iki kere zamlanmasına rağmen yeterli olmayacaktır. Çünkü tüketim yapan, harcama yapan vatandaşlarımızın aldığı ürünlerdeki fiyat artışı büyük bir hızla devam etmektedir. Bunun sebebi hükümetin izlediği yanlış ekonomik politikalardır. Üretimin ana temel maddesi olan enerji ve hammadde devletin tekelinde ya da onunla bağlantılı olan ortamlardaki destekleri yeterli değildir. Özellikle hükümet, izlediği yanlış ekonomik politikalardan dolayı hazinede oluşan bütçe açıklarını yaptığı zamlarla kapatmaya çalışmaktadır. Bu yaptığı zamlarda yine üreticinin kullandığı enerji ve hammadde ürünlerinin fiyatlarını yükseltmektedir. Ülkemizde şu anda zincirleme bir pahalılık süreci yaşamaktayız. Dolayısıyla bunu çözmeleri mümkün değil. Bakış açıları yanlıştır. Ekonomiyi kurumlar yönetir. Onların başındaki bağımsız insanlar yönetir. Ak Parti ve onun başındaki Sayın Cumhurbaşkanımızın müdahale etmediği ne merkez bankası kaldı, ne maliye bakanlığı kaldı ne de TUİK kaldı. Böyle bir ekonomi idaresi olmaz. Onun için ekonomi rotadan çıkmış vaziyette. Dolayısıyla bunlar düzeltilemiyor.

 

Peki, siz iktidara geldiğinizde nasıl düzelteceksiniz?

 

İktidara geldiğimizde ilk olarak ekonominin başına liyakatli kadroları getireceğiz. Onların alanlarına hiçbir şekilde müdahale etmeyeceğiz. Türkiye’de bu alanlarda çok kıymetli insanlar vardır. Bir tanesi aynı zamanda bizim partimizin üyesi olan eski merkez bankası başkanı Durmuş Yılmaz beydir. Onun merkez bankası başkanlığı yaptığı dönemde Türkiye en yüksek milli gelire ulaşmıştı. Gerçekçi olmak gerekirse o dönemde AK Parti ekonomi yönetimine çok fazla müdahale edemiyordu. O zaman milli gelirimiz 2012 yılında 12.500 dolara kadar çıkmıştı. Bugün ise 7000-7500 dolar seviyesinde. Dolayısıyla liyakatli kadrolar işbaşında olacak. Ekonomi gözlerdeki ışıltıyla değil, yatırımcının devlete olan güveniyle tekrar canlanacaktır. Hükümet, akşam aldığı kararları sabah bozmayacak, istikrarlı bir şekilde aldığı kararların arkasında duracak.  Hukuk sistemiyle ilgili değişiklikler yapılacak. Yatırımcı insanları “benim başıma bir şey gelir mi?”, “ Yatırımlarım boşa mı gider?”, “Sıkıntıya mı düşerim?” gibi soru işaretlerinden kurtarmamız gerekmektedir. Özellikle son 10-15 yıldır hukuksal anlamda yaşanan olaylar yüzünden iç ya da dış yatırımcılar hukuk sistemine güvenememektedir. O güveni, liyakatli insanları göreve getirerek tesis edeceğiz. Hukuk sistemini de olması gereken çizgiye getirdikten sonra işimiz kolaylaşıyor. Bir kere çaldırmayacağız. Çalmayacağız. En önemli husus bu. İhaleler şeffaf bir şekilde yapılacak. Vatandaşımız nereye hangi paranın yatırıldığı ya da söz konusu yatırıma ihtiyacın olup olmadığı gibi detayları şeffaf bir şekilde görecek. Yani ekonomide mantık ve akıl ön planda olacak. Memleketin ihtiyaçlarına göre ekonomik yatırımlarımızı planlayacağız.  Örneğin tarım ürünlerinde belli bir planlama olmamasından dolayı bazı ürünler fazla üretiliyor ve değerinde satılmıyor. Bazı ürünler ise yok oluyor ve yetmiyor. Dışarıdan ithal edilerek döviz harcanıyor. Dolayısıyla tarım planlaması yapılacak. Demiryollarında bir türlü yeterli anlamda ilerleyemedik. Demiryolları meselesini çözdüğümüzde bizim enerjiye yani petrole olan bağımlılığımız azalacak. Mesela, Ankara-İstanbul arasındaki hızlı trenin Adapazarı-Düzce- Bolu-Gerede hattından geçmesini istiyoruz. Eğer hükümetin önerdiği hat gerçekleşecek olursa rantabl olmayan bir projeye imza atılacak. Çünkü nüfus bu bölgede.  Hükümet ise kırsaldan nüfusun çok yoğun olmadığı bir bölgeden hızlı treni geçirmek istiyor. İşte hükümetin meselelere böyle yarım bakması ve tam irdelememesinden dolayı yatırımlar düzgün ve tutarlı gitmemektedir. Biz bunları ihtiyaçlara göre, nüfusa göre, ekonomik dengelere göre planlayacağız. Yatırımlar “attı mı 12’den vurulacak” şekilde olacak. Geriye dönüşü olacak. Yaptığımız hiçbir yatırım çöpe gitmeyecektir.  Türkiye’nin ekonomik kaynakları her şeye yeter. Zengin bir ülkeyiz. İktidara geldiğimizde vatandaşlarımızı ilk 6 ayda yavaş yavaş rahatlatacağımıza, 1 yıl içerisinde de problemlerin büyük bir kısmını çözeceğimize inanıyoruz. Ondan sonra zaten planlı bir şekilde Türkiye’yi yatırım üssü haline getireceğiz. Katma değeri yüksek ürünleri üreteceğiz. Dünyayla rekabet edeceğiz. Millet İttifakı iktidarlığında Türkiye, Avrupa’nın ya da Amerika’nın hamallığını yapmayacak.  Hamallığını yaptığımız ürünleri üretmeyeceğiz. Aklımızla katma değeri yüksek ürünleri üretip dünya piyasalarında rekabet edeceğiz. Türkiye’nin de bir daha asla döviz problemi diye bir problemi olmayacak. Ama siz katma değeri yüksek ürünleri üretmezseniz, örneğin bor madenlerini çıkarıp tırlara ve gemilere yükleyerek hammadde şeklinde gönderirseniz hiçbir şey kazanamazsanız. Eğer bor madenini işler, ondan değişik ürünler elde ederseniz, enerji ve yakıt elde ederseniz, diğer sanayi dallarında kullanırsanız büyük bir ticaret hacmi kazanırsınız. Maalesef bu konularda gerekli çalışmalar yapılmadı. Ar-Ge çalışmalarını yeterli bulmuyoruz. Ar-Ge ile ilgili bütçedeki payları artıracağız. Yenilikçi gençlerimizin özellikle ülkemizde kalması için büyük teşvikler hazırlayacağız. Türkiye bir silikon vadisi üssü haline gelecek. Yenilik ve teknoloji bizim gündemimizde olacak. Yeniliği ve teknolojiyi önümüze koymazsak, sömürge ülkesi görünümünden kurtulamayız. İyi Parti olarak iktidara geldiğimiz zaman ülkemizin aksayan tüm yönlerini tek tek tespit ederek iyi bir cerrah gibi ameliyatını yaparak, tedavisini gerçekleştireceğiz.

 

 

Son olarak neler söylemek istersiniz?

 

Son olarak şunu demek istiyorum; “Evet, millet olarak çok büyük bir sıkıntı çekmekteyiz. Özellikle son 6 aydır ekonomik anlamda insanlarımız bunalmış vaziyette. Etrafımda gördüğüm birçok insan psikolojik tedavi almakta ve ruhsal olarak çöküntü içerisindeler. Dolayısıyla bu toplumu etkiliyor. Toplumda maalesef huzur yok. Sokakta gülen ya da mutlu insan yok. İnşallah iktidara gelmemizle beraber insanlarımızın yüzünün güleceğini ve mutlu olacağını düşünüyorum. Bir huzur ortamını inşa ederek kamplaşmaya son vereceğimizi ifade etmek istiyorum. Barış ve sevginin öne alındığı, herkesin kendi işiyle ve gücüyle uğraştığı, mutlu insanlardan oluşan bir toplum yapısını oluşturacağımıza yürekten inanıyorum.  Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı birçok sorunu İYİ Parti kadroları olarak çözeceğimizden yüce milletimizin emin olmasını istiyorum.  ‘Az kaldı hatta çok az kaldı’ diyorum. Sevgi ve saygılarımı sunuyorum…”

 

 




Etiketler :
HABERE YORUM YAZIN

DİĞER SİYASET HABERLERİ
Fazilet Tekman
Köşe Yazarları
Burç Yorumları