120x600

Alemdar inşaat

04-08-2016 Eda BAYRAKTAR

Bu yazı, “siz” diye ayrıştırılanlardan birinin kaleminden çıkan “peki ya siz?” serzenişi.

 

Ve bu yazı, meydanlarda birlik beraberlik mesajı verip klavye başında muhalifleri ötekileştirmekten vazgeçmeyenlere ve fakat toplumun tüm kesimlerini kendi suçuna ortak etmeye uğraşanlara yazıldı.

 

Ve bu yazının muhatabı gerici darbeci örgütün lideri Gülen’e hayatında bir kere olsun “hoca efendi” diyen herkes.

 

Biri özür diledi, “kandırıldık, Allah affetsin” dedi. İşin içinden sıyrıldı.

 

Peki ya siz?

Dün Fethullah Gülen Hoca Efendi idi, övgü sözcükleri birer sıfat halinde isminin önüne diziyordunuz. Muhafazakar ve anti-laik kesimin Facebook profillerinde boy boy Gülen fotoğrafları, videoları paylaşılıyordu. Okulları, dersaneleri markaydı. Arkadaşında kalmasına izin vermediğiniz küçücük çocuklarınızı hiç tanımadığınız ‘abi’lerin, ‘abla’ların evlerine ellerinizle teslim edip şakirt anne-babası olmakla gurur duyuyordunuz. Onların kanalından başka kanal izlemiyor; evinizin önüne bırakılan beleş gazetelerinden başkasını okumuyordunuz. Azıcık para buldunuz mu gidip Bank Asya’da işleme sokuyordunuz.

 

Biz “KPSS’de kopya çekilmiş, sorular şifreliymiş” derken bizi dinlemiyordunuz. “Ne var canım, soruları tutturuyorlar” deyip eğitim kurumlarını yüceltiyordunuz.

 

Biz “bu askerler vatan haini değil, Ergenekon bir düzmece” derken, bizi duymuyor gibi yapıyordunuz. “Bunlar darbeci” diye beddualar sıralıyordunuz.

 

Biz “kadrolaşıyorlar, İslamcı yapı devletin her kademesinde görev alıyor, laiklik tehlikede” derken, bize burun kıvırıyordunuz. Biz “liyakat” vurgusu yaparken, siz kulaklarınızı tıkayıp tek meziyeti Gülenci olmak olan şakirtlerin tüm kamu kurumlarına virüs gibi yayılmasına ses etmiyordunuz. Ah pardon! Sizin laik devleti tehlikeye sokan İslamcı yayılmayla hiçbir zaman derdiniz olmamıştı, işinize geleni düşünüyordunuz.

 

İnanmıyor değildiniz, inanıyordunuz, biliyordunuz. Yalnızca işinize öyle geliyordu, evet. O zamanın koşulları Fethullah’a “Hoca Efendi” diye hitap etmeyi gerektiriyordu. Siz de bu koşullara ayak uyduruyordunuz. Siz pastadan pay almaya çalışıyordunuz.

 

Velhasıl, hiç masum değilsiniz.

Yol yakınken hepiniz elinizi vicdanınıza koyup kendi adınıza özür dileyin. Cemaatin kıyısına köşesine bir yerine en ufak bir dokunuşu olan herkes, bugün bu ülkeyi soktuğu durum için bizden özür dilesin.

 

“Devlete sızmışlar” demeyin. O kadrolara nasıl yerleştirildiler, kimlerin ekmeğini çalarak o koltuklara oturdular hepsini siz biliyorsunuz. Bunları söyleyin.

 

Samimiyetsiz birlik, beraberlik mesajları da vermeyin. Sizin şark kurnazlıklarınızın bedelini beraber ödeyemeyiz. Zira biz Gülen Cemaati’yle ilgili dün de aynı şeyi söylüyorduk, bugün de aynısını söylüyoruz. Siz neden ve nasıl ağız değiştirdiniz, bunu söyleyin.

 

Biz darbeye de diktaya da karşı duruyoruz, gerici cemaatlerin hepsiyle her alanda savaşıyoruz. Katılmak aklınıza yeni geldi ama biz o demokrasi nöbetini neredeyse bir asırdır bir an bile uyuklamadan tutuyoruz.


www.boluobjektif.com'da yer alan köşe yazarlarının yazıları kendi görüşleridir. Yazdıkları köşe yazılarından dolayı www.boluobjektif.com sorumlu tutulamaz.



Eda BAYRAKTAR Diğer Yazıları
Fazilet Tekman
Köşe Yazarları
Burç Yorumları