120x600

Alemdar inşaat

22-02-2017 Eda BAYRAKTAR

Anay

Anayasa değişiklik teklifi Cumhurbaşkanı’nın onayından geçip tarih 16 Nisan 2017 olarak netleşince –özellikle sosyal medyada- bir bölünme aldı yürüdü. “Evet” diyecekler bir tarafa, “hayır” diyecekler bir tarafa ayrışıp çatışmaya başladı. Hepimizin gönlü isterdi ki bu çatışmalar sosyal medya hesaplarıyla sınırlı kalsın, sokağa taşınmasın. Ancak İstanbul’da “hayır” çalışması yapan gençleri vuran, Düzce’de “hayır” diyecekleri elinde silahıyla beklediğini fotoğraflı paylaşımla ilan eden bazı “çok heyecanlı” yurttaşlar kampanya süreci için tehdit oluşturmaya başladı. Buna OHAL baskısı, sebepsiz gözaltılar ve uzun gözaltı süreleri de eklenince bu birkaç ayın “hayır”cılar için kesinlikle çok güç geçeceğini söylemek mümkün. Saha çalışmalarında da “evet”çiler kadar rahat olamayacaklar.  Kimse beni yanlış anlamasın; “evet”çiler kayırılıyor, kollanıyor, gözetiliyor demek istemiyorum. Sebebi belli değil(!), ama böyle bir gerçeklik var işte… “Hayır”cılar neredeyse gizli gizli propaganda yapmak zorunda kalıyor.

Sosyal medya hesapları hızla takipçi sayısını arttırır, sponsorlu içeriklerle daha fazla insana ulaşmaya çalışırken internete erişen herkesin önüne birtakım görseller, yazılar, sayfalar düşmeye başladı. Ben de birkaç seferdir “hayır”cıların ağzıyla paylaşım yapan “evet”çi bir hesaba rastlıyorum. Bir görsel paylaşıyor, üstüne not yazıyor ve “hayır” diyen herkesi düşman ilan ediyor. En baştan söyleyeyim, “evet”çi hesaplar içinde en çok bu hesabı takdir ettim. Çünkü henüz hiçbir “evet”çi sayfada seçmeni tatmin edecek kadar detaylı açıklamaya, bilgilendirmeye denk gelmedim. Bu sayfa en azından hiciv amacıyla kurulmuş, çamur at izi kalsın tekniğiyle çalışıyor. E diğerlerine oranla daha etkili oluyor haliyle…

Kullanıcı profiline baktığınızda Fethullah Gülen, Selahattin Demirtaş ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun karikatürize edildiği bir kapak fotoğrafı görüyorsunuz. Böylece “hayır” diyen herkesi tek torbaya atıp ağzını bağlamışlar. Torbanın üstünde hayali olarak göreceğiniz bir alt metin biçiminde “vatan hainleri” yazıyor. Şu konuda mutabık olmalıyız: Bu yarış, yandaş olanlar ve olmayanlar arasında bir yarış değil. Bu yüzden AKP’ye muhalif olan herkesi aynı kefeye koymak hiç de mantıklı değil.

Sonra, sayfanın bazı iddiaları var. “Hayır” diyenlerin yoksul, güçsüz, dışa bağımlı bir Türkiye arzuladığını söylüyor mesela. “Ezikliğe evet, dünya liderliğine hayır”, “Dışa bağımlı bir Türkiye’ye evet! Kendi silahını, tankını, uçağını üreten bir Türkiye’ye hayır!”, “Yurt dışındaki tehditleri alaşağı eden bir Türkiye istemiyoruz, hayır!” gibi argümanlara sığınmış. Yahu şurada da mutabık olalım: “Hayır” diyen herkes bu ülkeyi gönülden seviyor ve hepsi istiyor ki Türkiye dünya lideri olsun, kendi üretimini kendi yapsın, ihracatı ithalatından kat be kat fazla olsun, dış mihraklar güçlü Türkiye karşısında el pençe divan dursun. Lakin “Rus uçağını düşürdük” naraları atanlar iki gün sonra Putin’den özür dileyince, Mavi Marmara’da hayatını kaybedenler İsrail’e beş dakikada satılınca, Suriye’de her gün rota değiştiren bir operasyonda onlarca asker şehit olunca kabul edelim ki Türkiye dünya lideri falan olamıyor. Bunlar George Orwell’in 1984’ündeki yalanlar… Türkiye, daha kendi çocuklarının canını koruyamıyor. Doğuda, batıda, dağda, şehirde veya sınır ötesinde her gün en az bir yurttaş terör saldırısında hayatını kaybediyor. 7 Haziran 2015 ile 7 Haziran 2016 arasında şehit sayısı bir Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni dolduruyor: 550. Daha sivilleri, son 8 ayda şehit olanları hesaba katmadım. Nerede kaldı Ortadoğu hakimiyeti, nerede kaldı güçlü Türkiye?

Sayfayı hangi muhteşem insan yönetiyorsa, “hayır”cıları gizli ya da açıktan FETÖ’cü ilan ediyor. Tabela gibi yazmış oraya: “Kriptolar ellerini kollarını sallayarak aramızda dolaşsın, onlara kimse dokunmasın diye HAYIR!” Yahu el insaf kardeşim, insanda biraz yüz olur. Bu belayı, bu güzelim ülkenin başına ben mi sardım? Ne yaptıysanız beraber yapmadınız mı? Ülkenin ordusunu “Kemalist” diye darbeci yaptınız da uydurma delillerle yıllarca hapse mahkûm etmediniz mi? Dün sınav sorularını verip askeri okullara, kamu kurumlarına şakirtleri almıyor muydunuz? Her yerde kadrolaştırmadınız mı? 15 Temmuz’da başımıza bela olan darbeciler Ergenekon’u masalarda kurguladığınız o şakirtler değil miydi? Hiç mi utanmanız yok sizin? Şunu aklınıza yazın: Bugün “hayır” diyecek olanlar, dün olduğu gibi gelecekte de FETÖ ve onun gibi din tüccarlığı yapan soytarılarla mücadeleyi sürdürecek. “Hayır” diyenler, dün kandırılmadığı gibi, gelecekte de yanılmayacak. Sizin yine kandırılmayacağınızın bir garantisi var mı? İkinci kez kandırıldığınızda neyi kaybedeceğiz, bağımsızlığımızı mı?

Sözün özü, “evet” diyen neye “evet” dediğini anlatamadığı gibi “hayır”cıların neye “hayır” dediğini de yanlış biliyor. “Güçlü Türkiye’ye evet”miş, yahu evet. Güçlü Türkiye’ye tabi ki evet, her şeyimizle evet. Ama nasıl güçlü olacak bu Türkiye? Biri bana makul şekilde izah etse, belki ben de “evet” diyeceğim. Ülkemin güçlü olmasını neden istemeyeyim? Sorun güçlü Türkiye’yi istememek değil, sorun nasıl olacağına akıl erdirememek. 15 yıldır tek başına iktidarda olanlar neyi beceremediler ki partili cumhurbaşkanı gelip sihirli değneğiyle düzeltsin?


www.boluobjektif.com'da yer alan köşe yazarlarının yazıları kendi görüşleridir. Yazdıkları köşe yazılarından dolayı www.boluobjektif.com sorumlu tutulamaz.



Eda BAYRAKTAR Diğer Yazıları
Fazilet Tekman
Köşe Yazarları
Burç Yorumları