120x600

Alemdar inşaat

19-03-2016 Melis ÖZPINAR

Hafta sonu Ankara’daydım. İnananlarımızın kader inanmayanlarımızın ise şans dediği şeyin eseri, Pazar günü o saatlerde Kızılay’da değildim.

 

Sonrası kara bir bulut. Ailemden sonra en sevdiğim insanların içinde yaşadığı yer Ankara. Benim kalbimin attığı yer Ankara. Ve onun kalbinde bombalar.

 

Bana üçüncü kez sevdiklerim için “ya telefonu açmazsa” korkusunu yaşattılar. Beş yılımı geçirdiğim ve bir kez olsun gece yolda yürürken korkmadığım şehirde, gündüz vakti kalbim çarpa çarpa yürüdüm. Korktum Ankara’dan. Oysa hiç korkmazdım.

 

Ankara benim sokaklarında şarkılar söylediğim, parklarında, çimlerinde oturduğum, aşık olduğum şehir. Ankara ilk yıl “ben buraya alışamıyorum” diye en çok ağlayanımızın son yılında burada kalabilmek için bin bir türlü plan yaptığı şehir. Ankara birbirimize “yakında mısın?” diye değil, “dışarıda mısın?” diye sorduğumuz şehir. Çünkü burada dışarıdaysanız yakındasınızdır. Kardeşlerimizin üniversite tercihlerine gözümüz kapalı yazdırdığımız, oradaki okullarda okumaktan tatlı bir gurur duyduğumuz şehir.

 

Ankara, kalbinden dumanlar yükselen bir şehir olmadı hiçbir zaman. Kendisine gri diyenlere inat, bir boyama kitabı gibi boyadık renklerimizle biz onu. Hiçbirimizi ağlatmadı, ne kadar resmi dediysek, soğuk dediysek de. Üşürsek Konur’da bir sahlep içer ısıtırdık içimizi. Deniziniz yok diyenlere “biz balık mıyız?” derdik. Şimdi böyle yazınca fazla romantik, ama bir de yaşasaydınız siz de severdiniz.

 

Sadece gezmek için gelenler sevmez Ankara’yı. Sevecek bir şey ararlar çünkü. Ankara’nın Boğaz Köprüsü yoktur mesela. Günler sürecek gezi planları yapamazsınız misafirlerinize. Konur Sokak’taki barlardan birinde iki birayla sonlandıracağınız tek bir günden ibarettir bu şehrin gezmesi. Ankara’yı insanlar sevdirir. Güvenpark’tan beş tanesi bir liraya alınan simitler sevdirir. Fotokopicilerle dolu pasajları, sıcak kağıt kokusu, ders kitaplarını yine ucuza getirdik sevinci sevdirir. Esnafın sizi kazıklamaması sevdirir. Zaten bir süre sonra ahbap olur, sürekli müşteri indirimlerinden de yararlanmaya başlarsınız. Tanıyanlar, bilenler, yaşayanlar için böyle bir yerdir Ankara. Şimdi tanımayanlar onu kalbinden yükselen dumanlarla anıyorlar. Kucağındaki ölülerle. İçimizden birinin, dostlarımızın, tanıdıklarımızın orada olmaktan kıl payı kurtulduğu felaketlerle.

 

Bize bunu üçüncü kez yaşatıyorlar. Üçüncü keredir sevdiklerimizle sınanıyoruz. Üçüncü keredir “ya alo demezse?” dedirtiyorlar. İçimden “benim sevdiklerim ölmesin, savaşı çıkaranlar ölsün” demek geliyor. Sonra ölüm dilemek çok günah diye düşünüyorum, vazgeçiyorum.

 

Ankara, bugün kapkarasın. Ankara bugün gerçekten gri, bugün çok soğuk. Ankara senden nefret etmek istemiyorum. Ankara, seni bu hale getirenler ölsün, benim sevdiklerim ölmesin.

 


www.boluobjektif.com'da yer alan köşe yazarlarının yazıları kendi görüşleridir. Yazdıkları köşe yazılarından dolayı www.boluobjektif.com sorumlu tutulamaz.



Melis ÖZPINAR Diğer Yazıları
Fazilet Tekman
Köşe Yazarları
Burç Yorumları