120x600

Alemdar inşaat

28-11-2015 Melis ÖZPINAR

Bundan iki gün önce, yani 25 Kasım Dünya Kadına Karşı Şiddeti Önleme Günü’ydü. Kaç tane basın açıklaması, kaç bildiri, kaç istatistik, kaç veri, kaç köşe yazısı okudum bugüne dair hatırlamıyorum. Uzun uzun listeler okudum. Erkeklerin canına kastettiği kadınların isimlerinin yer aldığı listeler... Onlarca fotoğraf gördüm. Yaşlı, genç, orta yaşlı, yanlarında çocuklarıyla, kadın fotoğrafları, cenaze fotoğrafları, bir sürü kadının göğüslerine birer minik iğneyle iliştirdikleri yine erkeklerin canına kastettiği kadın fotoğrafları... Bazılarının hikayelerini okudum. TRT Ses Sanatçısı Hatice Kaçmaz’ın mesela. Öyle güzel sesi var ki Hatice’nin, su gibi, dinlemeye doyamazsınız. Hatice’yi “sevdiğini” iddia eden bir adam, evlilik teklifini reddettiği için onu on altı yerinden bıçaklayarak öldürmeseydi, eminim bu dünyaya söyleyecek daha çok şarkısı vardı Hatice’nin.

 Erkek şiddetinin en iç acıtan taraflarından biri de şiddeti gösterenin kendini “sevgi” gibi yüce bir duyguyla aklaması. Aklı başında her insan sevginin şiddet değil anca şefkat, merhamet, sadakat ve saygı gibi pozitif duyguları beraberinde getirebileceğini bilirken erk adalet hala bu boş bahaneye bol keseden cezai indirimler dağıtmaya devam ediyor.

 “Seviyordum, öldürdüm” cinayetlerinin bir örneği de Remziye Eripek mesela. Kalp hastasıydı. Kocası sopayla döverek öldürdü. Mahkemede “Eşimi çok seviyordum, çok üzgünüm” diyerek erk adaletin pastasından payına düşeni aldı ve verilen cezai indirimle birlikte tutuklu kaldığı süre de göz önüne alınarak tahliye edildi.

 Kadına şiddetin tek boyutu kadın cinayetleri değil elbette. Yukarıda verdiğim örnekler şiddetin en uç boyutları. Biraz da vaziyetin bu hale gelene kadar hangi süreçlerden geçtiğine bakalım. Erkekler bizi sevgileriyle sadece öldürmüyorlar, şiddetin birçok formu var. Mesela bir kadının parasına el koymak, çalıştırmamak, zorla çalıştırmak, ekonomik şiddettir. İlişkiye zorlamak, evlilik içi tecavüz, başka kişilerle cinsel ilişkiye zorlamak, kadınlığını aşağılamak, taciz cinsel şiddettir. Sürekli eleştirmek, aşağılamak, küfür, tehdit, sorgulamak, bağırmak, alay etmek, hakaret etmek sözlü şiddettir. Arkadaşlarıyla görüşmesini, dışarı çıkmasını yasaklamak, takip etmek psikolojik şiddettir. Ne kadar tanıdık değil mi? Sevgili kadınlar, bu saydıklarımın içinden birisiyle dahi karşılaşmamışsanız gerçekten çok şanslısınız. Eğer karşılaştıysanız lütfen bu davranışın karşınızdaki kişinin sevgisinden kaynaklanan bir davranış olduğunu düşünmeyin. Düpedüz şiddet görüyorsunuz.  Ve erkekler, her yıl yüzlercemizi gözünü bile kırpmadan katledip aynı soğukkanlılıkla mahkemelerde “Seviyordum Hakim Bey” diye haykıran erkekler, son sözüm size: Sevgi incitmez, bizi böyle sevmeyin sevecekseniz!


www.boluobjektif.com'da yer alan köşe yazarlarının yazıları kendi görüşleridir. Yazdıkları köşe yazılarından dolayı www.boluobjektif.com sorumlu tutulamaz.



Melis ÖZPINAR Diğer Yazıları
Köşe Yazarları
Burç Yorumları