Şenol SAK
“SIRADIŞI YAŞAMLARIYLA RENGİN USTALARI-14” Burhan UYGUR
“SIRADIŞI YAŞAMLARIYLA RENGİN USTALARI-14” Burhan UYGUR
“SIRADIŞI YAŞAMLARIYLA RENGİN USTALARI-14”
Burhan UYGUR, (1940 -1992)
“Bir masanın üzerinde bir bardak, yanında bir çiçek bile içinde insan figürü olan bir resim kadar beni cezbeder, alıp başka taraflara uçurur. Hepsinde aynı tatlı acıyı çekerim, aynı tatlı zevki tadarım. Yeter ki seveyim.” -Burhan Uygur-
Burhan UYGUR 1940 yılında Giresun'da doğdu. İlk ve Ortaokulu Tirebolu'da, lise öğrenimini Trabzon'da tamamladı. 1968'de İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi-Resim Bölümü'nde önce Nurullah Berk'le çalıştı, daha sonra da Bedri Rahmi Eyüboğlu Atölyesi'nden lisans diploması aldı. 1970'te Avusturya hükümetinin bursuyla Salzburg Yaz Akademisi'nde ressam Corneille ile çalışmalarını sürdürdü. 1982'de Çamlıca Sanat Evi'nde özgün baskı çalışmaları yaptı.
Burhan Uygur sadece tuvallerle yetinmeyip, ahşap kapılar üzerine de eserler üretip dünya çapında ödüller almıştır. Soyut resmin önemini yitirmeye başladığı, toplumcu akımın öne çıktığı dönemlerde Burhan Uygur düşsel, şiirsel, figüratif çalışmalarıyla son derece özgün eserler üretmiştir. Çalışmaları halen günümüzde dahi dikkat çekmekte, tüm canlılığını ve güncelliğini korumakta, ilgi odağı olmaktadır.
Eserleri sadece ölümünün ardından değil, yaşamı süresince de yüksek satış oranlarıyla Türk resim piyasasın da her daim ön sıralarda yer almıştır. Her an her yerde yanında taşıdığı, resimlerini yaptığı defterini Erol Simavi’ye satan Uygur, bu parayla Üsküdar’da ailesiyle oturduğu evi satın almıştır. 1986 yılı ocak ayında 2. Uluslararası Asya-Avrupa Sanat Bienali’ne katılım konusunda, en yüksek puanı alan ressam olmuş; Bienal de de ikincilik ödülünü kazanmıştır.
Sanatçı eserlerinde genellikle süreklilik kavramının sorgulayarak, yaşam-ölüm zıtlığını somutlaştırır. Uygur’un resimleri izleyicisi için mistik ve melankolik bir dünyanın kapılarını açar. Genellikle ezik, kıyıda köşede kalmış, kaybetmiş, kendi talihsiz yaşamları içine bırakılmış insanların acıları, hüzünleri, yalnızlık, terk edilmişlik duyguları ama yaşam koşulları içinde ümitlerini yitirmeden ilerlemelerinden etkilenir. Burhan Uygur eserlerinde, tüm bunları sorgular, imgeleminde yeniden canlandırır ve resimlerine aktarır. Manzara ve doğa yerine, insanların acılarını, düşlerini, umutlarını resmeder. Onun için aslolan insana dair ayrıntıları yakalamak ve sevebilmektir.
Burhan Uygur resminin en belirgin özelliklerinden birisi de rengin benzersiz kullanımıdır. Kompozisyonların da yer alan figür ve tekstür’ün eşsiz kullanımının yanı sıra, insanı hemen etkisi altına alan Uygur’a özgü renk kullanımları, onu Türk resminin en tanınan ikonlarından biri haline getirir. Ona özgü renk kullanımını, Siyah-beyaz renklerin ve tuali yırtarcasına kullandığı kırmızının muhteşem dengesi diye de ifade edebiliriz. İşte Uygur’un resimlerindeki o adı konulamayan sihir, bu şekilde özetlenebilir.
Resme öylesine tutkuyla bağlıdır ki; 1989 yılında beyin kanaması geçirdikten sonra kendine gelir gelmez ilk istedikleri, çok sevdiği boyaları ve fırçalarıydı. Bu, onun için resmin önemini en iyi yansıtan olaylardan biridir. Bu olaydan yaklaşık üç yıl sonra da, 1992’de direksiyon başında geçirdiği beyin kanaması sonucu yaşamını yitirdi.
Başlıca Sergileri:
1968 Beyoğlu Şehir Galerisi (İstanbul), yurt içinde 20'ye sergi açtı, yurtdışında ise Amsterdam'da bir sokak sergisi ile 1980'de Almanya Stuttgart'ta iki sergi açtı. 1972'de Taksim Galerisi'nde düzenlediği "Hiçlik Üzerine Kurulan Boş Hayaller" sergisi ile dikkat çekti ve 1974'te Ankara'da Devlet Galerisi'nde "Günler Ne işe Yarar" sergisi de çok büyük ilgi toplandı.
Aldığı Ödüller:
1978 Sedat Simavi Vakfı Görsel Sanatlar Ödülü, 1982 İzmir Ticaret Odası Resim Yarışması Birincilik Ödülü, 1982 Resim ve Heykel Müzeleri Derneği Günümüz Sanatçıları 3. Açıkhava Sergisi Resim Dalı Başarı Ödülü, 1985 Resim ve Heykel Müzeleri Derneği Günümüz Sanatçıları 6. Açıkhava Sergisi Mansiyon.
Sanatla kalın