“Kimse kendiliğinden bir şeyi bırakmıyor, kapanmış bir kapının tokmağını bile; öyle eli tokmağa yapışmış, kapının sadece kapanmış olduğunu, açılabileceğini unutmuş, tokmağa yapışmış eller. Hava serin, erken kararıyor ortalık. Yürümek, dönüp bakmamak arkaya..."
Sevgi Soysal (1970) Yürümek
1973 yılında Yankı dergisine verdiği mülakatta " Mümtaz Soysal'ın evinde bomba patladığı sırada beraber miydiniz? Sorusuna şu yanıtı veriyordu; "Evet, Mümtaz bendeydi. Ne var ki, o akşam ben Mümtaz'ın evine uğramıştım, bir şey almak için. Daha fazla oyalansaydım bomba bana rastlayacaktı. Bombacılar için talihsiz bir rastlantı olacaktı bu."
İsmail Cem İpekçi'nin "Politika" gazetesine günlük yazılarda yazan Sevgi Soysal'ın en büyük hobilerinden biri vakit buldukça Ankara'nın dışına kaçarak doğa ile başbaşa kalmaktı. Gölbaşındaki evinde vakit geçirmekten büyük bir keyif alan Sevgi Soysal'ın en çok sevdiği yerlerden biri de Abant’tı. Eşi Mümtaz Soysal ile Abant'a sık sık giden Sevgi Soysal'ın burada çektirdiği fotoğraflardan bir tanesi yıllar boyunca poster olarak kullanıldı. Abant'ın muhteşem doğasında çiçekler içinde saçları dağınık bir şekilde yürürken çekilen bu fotoğraf kendisiyle ilgili olarak hazırlanan birçok yazı, belgesel ve kitapta ana fotoğraf olarak kullanıldı.
1976 yılında kansere yakalanarak yaşama veda eden Sevgi Soysal aradan geçen 41 yıla rağmen yazdıklarıyla milyonlarca insanı etkilemeye halen devam ediyor. Usta yazar Attilâ İlhan tarafından Türkiye'de yazılan en iyi Marksist romanlardan biri olarak tanımlanan "Şafak" kitabından bir seçkiyle haberimizi sonlandırıyoruz.
"Evet, İşkence herkesin olamaz, herkes işkenceden geçemez. Bu bir fasıldır, ancak bazılarının geçebileceği bir fasıl. Öğrenmeyi ve aşmayı hak edenlerin. Genel ve dağınık bir bela değildir bu; önemli ve soylu bir acıdır. Niçin bunca seviyoruz ayrıcalıkları?