120x600

Alemdar inşaat

13-10-2021 SİYASET

Hizmet devriminin mimarı halkın sevgilisi oldu

Mengen Belediye Başkanı Turhan Bulut’un haber sitemize verdiği özel röportaj tüm hızıyla devam ediyor. Başkan Bulut, 12 Eylül Darbesi sonrasında öğretmenlik hakkının siyasal gerekçelerle verilmemesi nedeniyle iş hayatına nasıl adım attığını, Türkiye’nin önde gelen turizm ve tekstil firmasında tam 33 yıl süren başarı kariyerini ve Mengen’de başlattığı hizmet devrimini tüm açıklığıyla haber sitemize anlattı…

Hizmet devriminin mimarı halkın sevgilisi oldu
Bİ tur

Başkan Bulut; “Benim kapım her zaman herkese açıktır. Randevu sistemim yoktur”

 

Bizler toplumun aydınlanması için o dönem büyük bir çaba sarf ediyorduk. Ülkemizin daha iyi bir noktaya gelmesi için o yıllarda yapılması gerekenler neyse onu yapmıştık. Bizim aldığımız eğitim; ezilene sahip çıkmak, hakkı teslim edebilmek, emeğe saygı duymak, hakça paylaşmak gibi felsefeler üzerine kurulmuştu. Hep bu anlayış doğrultusunda yetiştik. Onun için hep düzgün işler ürettik ama sonuçta da böyle bir süreç yaşandı. 12 Eylül süreci ne yapımızda, ne düşüncemizde ne de karakterimizde hiçbir şeyi deforme etmedi. O gün neysek bugünde aynıyız. Yine bu konuda dik durmasını biliyoruz. Bugünde halkımın bana seçimlerde bahşetmiş olduğu görevi hakkı ve layıkıyla hiç kimseyi ötelemeden yerine getiriyorum. Benim kapım her zaman herkese açıktır. Randevu sistemim yoktur. Vatandaşlarımız ne zaman isterse gelip benimle görüşebilirler. - Gittim de başkan beni almadı- diyen bir kişi bile çıkmaz. Herkesle görüşürüm.

 

 

12 Eylül sonrasında, turizm sektörünün önemli firmalarından birinin Ankara Temsilciliğinde Ankara Koordinatörü olarak iş hayatına başladığınızı biliyoruz, bir fen bilgisi öğretmeni olarak sizi Turizm sektörüne yönlendiren nedenler neydi?

 

Liseyi bitirdikten sonra almış olduğum puanlar doğrultusunda Zonguldak Maden Fakültesini çok istemiştim. O dönemlerde üniversite kayıtları ile ilgili olarak akşamları saat 23.00’te radyodan üniversiteler ile ilgili bilgiler veriliyordu. Zonguldak maden fakültesine çok odaklanmıştım. Yeterli puana sahip olmama rağmen maalesef kayıt zamanını kaçırdığımı öğrendim. Onun üzerine Ankara Devlet Mimarlık Fakültesinin İnşaat bölümüne ve Mimarlık bölümüne puanım tutmasına rağmen onlarında başvurularını kaçırdığımı öğrendim. Bunlar çok üzüntülü bir şekilde anlattığım konulardır. O dönemki CHP hükümetleri döneminde Milli Eğitim Bakanı olan Mustafa Üstündağ’ın döneminde Ankara’da ki deneme liselerinin sayısını artırmak ve buraya öğretmen yetiştirmek için Deneme Yüksek Öğretmen Okulu kurulmuştu. Bende o puanımla önce matematik bölümüne girdim. Daha sonra kimya bölümüne geçtim. Deneme Yüksek Öğretmen Okulu, Yüksek Öğretmen Okulu ile yan yanaydı. İki okul arasında siyasi karşıtlıklardan doğan olaylar hiç bitmiyordu. Daha sonra hükümette bir değişiklik oldu. Deneme Yüksek Öğretmen Okulu sol görüşün çok yoğun olduğu bir okul olduğu için okulu hemen kapattılar. Bu okulda okuyan öğrencilerin hepsini okullara girerken almış olduğu puan sıralamasına göre başta Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü olmak üzere Türkiye’deki eğitim enstitüsüne gönderdiler. Benimde Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Fen Bilgisi Öğretmenliğine kaydım yapıldı.

 

 

“12 Eylül sonrasında Öğretmenlik hakkım verilmedi”

 

Okulu bitirdikten sonra da maalesef benim ve bir grup arkadaşımızın tayinleri yapılmadı. O dönem çok uğraş verdik, davalar açtık, mahkemeler açtık ama olmadı. Ben o zaman tesadüfen listede tayinimin Bolu Atatürk Orta Okuluna çıktığını gördüm. Bakanlıkta görüşülebilecek ve konuşabilecek çok az sayıda insan olduğu halde görüşebildiğim kişilerle konuşarak memleketime gitmek ve öğretmenlik yapmak istediğimi söyledim. Maalesef bu hakkım verilmedi, gerek yurt dışına çıkan gerekse de yurt içinde ticaret yapan arkadaşlarımız çok başarılı oldu. Yurtdışında yüksek lisans ve doktorasını yaparak çok iyi konuma gelen arkadaşlarımız oldu. Benim 33 yıl boyunca çalıştığım şirket, tekstil ve turizm ağırlıktaydı. Tekstil sektöründe çok önemli bir yerde bulunuyordu. Sadece Çerkezköy fabrikamızda 3000 tane insan çalışıyordu. Yeni teşvik sistemlerinden yararlanaraktan yeni makine parkları gelince çalışan kapasitesi düşürüldü. Üretim, yeni makine sistemleri ile artırıldı. İhracat ve üretim konusunda gayet başarılıydık. Türkiye’nin birçok yerinde sadece bizim fabrika için pamuk yetiştiriliyordu. Fabrikanın karşısında 3 tane restorant vardı. Biri yabancı müşterilere hitap ediyordu. Bir tanesi 24 saat çalışan bir fabrikanın ambarlarına pamuk getiren ve ambarlardan ürün olarak çıkan kumaşların yurtdışına taşımacılığını yapan araçlar içindi. Birde personelin gittiği bir lokanta vardı. O günkü yatırımlarda lojmanları olan spor tesisleri olan çok az fabrika vardı ama bizim fabrika böyle bir fabrikaydı. Daha sonra Çin’in dünya üzerindeki ekonomik ve üretim anlamdaki etkisiyle Türkiye çok farklı bir yörüngeye girdi. Gittikçe tekstil sektörünün zor durumda kaldığını öngörüyorduk. Bunu başbakanlık ve ilgili bakanlıklar kapsamında yaptığımız toplantılarda da dile getiriyorduk. Çin sektörde tüm dünyada olduğu gibi hâkim oldu. 3000 kişinin çalıştığı fabrika kapandı ve orada moda olan toplu konut projeleri hayata geçti. Bu arada Turizm yatırımlarına ağırlık verildi ve güzel bir noktaya gelindi. 3-4 tane otel yapıldı. Marina yapıldı.

 

 

“Ülkemizin bugünlerini o günler ile mukayese ettiğimizde durumun çok daha vahim olduğunu görüyorum.”

 

Fakat Türkiye’de kesinlikle yatırımlar konusunda mevcut yatırımları koruyan bir anlayış yoktu. Siz bir yatırımcı olarak Mengen’e şu anda Gentaş fabrikası gibi bir fabrika daha kurduğunuzda mevcut olan Gentaş fabrikası zor durumda kalacaktır. Çünkü üretim alanı belli, pazarı belli. Bu pazara ortak olunur mu? Olunur doğal olarak. Ama öyle bir kriter seçilmeliydi ki mevcut olan yatırımlarda sıkıntıya girmeden yeni yatırımlar projelerini sürdürmeliydi. Yani planlı bir yatırım olmalıydı. Ben öyle düşünüyordum ama planlı bir yatırımlar olmadı. Daha sonraki yıllarda Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesindeki yatırımlara milyarlarca lira destek verildi. Bir taş duvar yapılmış burası buğday işleme fabrikası dendi, Gübre fabrikası dendi ama duvarın arka tarafı boştu. Sadece tabelalar vardı. Bu firmalara çok ciddi destekler,teşvikler verildi. Bugün daha da alan daraltıldı. Her şey 5 ya da 6 firma üzerinden konuşlandırılıyor. Ciddi anlamda halka dönük paylaşımda çalışanlar anlamında çok ciddi sıkıntılar görülüyor. Bizim o zamanki fabrikada çalışan kesim 4 ikramiye alıyordu. Kazanılıyordu ama çalışana da veriliyordu. Ben özel sektörün yatırımlar kısmından geldiğim için ülkemizin bugünlerini o günler ile mukayese ettiğimizde durumun çok daha vahim olduğunu görüyorum. Çalışanlar her zaman devletinin güvencesinde olmak istiyor. Özel sektörde uzun yıllar çalıştım. Özel sektörün güvencesi kişinin hizmetine ve çalışmasına göre vardı. Üretmeyen insan sevilmezdi. Üreten insan sevilirdi. Bu felsefe çok önemliydi. Üreteceksin, katkı vereceksin, çalışacaksın bunun katma değerini de alacaksın. Ama şimdi eğitim konusunda da aynı sıkıntılar yaşanıyor. Geçenlerde İç Anadolu da gerçekleştirilen bir televizyon programını izledim. Sokak röportajları yapılıyordu. Gençlere, hangi okuldan mezun olduklarını sorduklarında hep “ halkla ilişkiler” bölümü mezunu olduklarını söylüyorlardı. Meğerse o ilçeye bir halkla ilişkiler bölümü açılmış. Oysa o ilçede dünyanın en kaliteli üzümü yetişiyor. En kaliteli sirkeler yetişiyor. En kaliteli şaraplar yapılıyor. Orada okuyan çocuklarında aileleri zaten bu işi yapıyor. Oradaki Halkla ilişkiler/Sekreterlik bölümünden mezun olan çocuklar ne yapacak? Erkekler, 2 yıllık okul mezunu olduğu için askerlikte bir katkısını görüyor. Onun için bugün ülkemizde eğitimle, yatırımların, üretimin geldiği nokta çok kötü… Bir gazetede yer alan bir habere göre 100’ün üzerindeki bölüme öğrenciler kayıt için dahi olsa tercihte bulunmamışlar. Benim ilçemde de İzzet Baysal Üniversitesine bağlı Aşçılık Yüksek Okulumuz var ve 4 yıllık Gastronomi Bölümümüz var. Buraya başka bölüm daha açılabilir. Bunları arkadaşlarımızla ve sivil toplum örgütlerimizle konuşuyoruz. Yine mutfakla, yemekle, aşçılıkla ve gastronomi ilgili olmalı diye tasarlıyoruz. Yani bu kentin kimliğinde aşçılık var. Bu kentin kimliğinde aşçılık eğitimi veren kurumlar var. Bu kurumlarda ki başarılar çok çok iyi. Örneğin, Mengen Belediyesi, İzzet Baysal Vakfı ve Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesinin 2016 yılında yapmış olduğumuz protokolle düşündüğümüz projeyi hayata geçiriyoruz. Bu yılsonu itibariyle yatırım tamamlanıyor. Aldığım bilgi uyarınca Şubat ayı itibariyle de yeni üniversite kampüsünde eğitimin süreceği söyleniyor.

 

 

İlçemizde başlattığımız büyük değişim hareketinde bugün yolu olmayan caddelerimiz ve sokaklarımız kalmadı”

 

Daha önce Ankara’nın Etimesgut ilçesini temsilen Ankara İl Genel Meclisinde İGM üyesi olarak görev yaptınız. Daha sonra 30 Mart 2014 Yerel Yönetimler Seçiminde Mengen Belediye Başkanı olarak seçildiniz. 31 Mart 2019 yılında yapılan yerel seçimlerde yeniden belediye başkanlığını kazanarak başarınızı perçinlediniz. İlçenizde başlattığınız büyük değişim hareketini ana hatlarıyla anlatır mısınız?

 

Ben sadece belediye başkanlığı kimliği için aday olmadım. Bu topraklarda doğan biri olarak önemli bir sorumluluğumun olduğu bilinciyle aday oldum. En büyük ağabeyim burada 3 dönem belediye meclis üyeliği yaptı. Onun küçüğü olan ağabeyim burada başhekimlik yaptı. Kaymakamlığa vekâlet etti. Rahmetli Annemde “ Sende şuraya reis olda şu yolların çamurundan milleti bir kurtar” derdi. Annemin önceliği yoldu, çamurdu. Çok doğru söylüyordu. Oturduğumuz mahalle biraz merkeze uzaktı. Ağabeyim ile birlikte ana caddeye çıkarken derenin kenarına inip insanların arasına bu şekilde çıkmayalım diye ayakkabılarımızın çamurlarını yıkardık. Bu yüzden yolun ne kadar önemli olduğunu hep gördüm. Belediye başkanı olduğumda Mengen’de ana cadde dâhil 6000 metrekare yol vardı. Gittiğim her mahallede, gezdiğim her sokakta yazın toz, kışın çamur vardı. Ciddi anlamda yaptığımız bir imar revize çalışmasından sonra ilçemizde konut sayısı çok arttı. 2.Etap TOKİ konutları benden önceki belediye başkanı olan rahmetli Osman beyin hazırlamış olduğu bir projeydi. Temelini atarak anahtar teslimini yapmak ise bize kısmet oldu. Bende her toplantıda bu projenin Osman Erarslan beyin olduğunu her zaman vurgulamışımdır. Daha sonra 3.Etap TOKİ konutlarında yağmurlardan dolayı 1,5 aylık bir gecikme oldu. Yetkililer ise bize kışa girmeden konutların hak sahiplerine teslim edileceğini söylediler. Bu konuda ciddi baskımızı uyguluyoruz. Çünkü Mengen’de kış uzun sürüyor. Herkes odun, kömür derdinde. O yüzden bir an önce kışa girmeden önce 3. Etap TOKİ Konutlarının tamamlanmasını istiyoruz.

 

 

“2022 yılında Mengen çok daha farklı bir konuma gelecek”

 

İlçemizdeki büyük değişikliği halkımız görüyor. Göreve başladığımızda 2 tane sevgilinin yan yana oturacağı doğru düzgün bir bank bile yoktu. Oysa Mengen çağdaş ve üniversite gençliğine hitap eden bir ilçe. O yüzden İlk yaptığımız işlerden biri hem ahşap hem de metal atölyesi kurmak oldu. Seçim döneminde “Kent mobilyalarını kendimiz üreteceğiz” demiştik. Ne kadar iyi bir karar verdiğimizi görüyoruz. Şu anda Mengen’de her mahallede, her semtinde hem çocuk oyun parklarımız hem halkın topluca kullanabileceği parklar var. Sayın genel başkanımızın talimatı uyarınca en son Mengenli Şehidimiz Kara Pilot Yüzbaşı Semih Özcan’ın adını taşıyan bir park inşa ettik ve açılışını geçtiğimiz yıl gerçekleştirdik. Çocuklarımızı ve gençlerimizi çok seviyoruz. O yüzden de parklarımızı önemsiyoruz. Yaşlılarımızı da çok seviyoruz. O yüzden onlarında gidip oturup dinlenebileceği alanların da olmasını istiyoruz. 2018 yılında merkezimizdeki iki mahallemize Türkbeyli ve Beşler’e belediye olarak kültür ve taziye evleri yaptık. Buralarda ev hanımlarının üretim merkezi de olacaktı ama araya pandemi süreci girince yapamadık. Önümüzdeki günlerde bu üretim merkezini de yaparak yaşama geçireceğiz. Bu alanlarda nişan, düğün ve kına yapılıyor. Bende çok mutlu oluyorum. Halkımız doyasıya bu parkları kullanıyorlar. Bizim ilçemizde başlattığımız büyük değişim hareketinde bugün yolu olmayan bir caddemiz ve sokağımız yok. Yeni açtığımız yollar var. Onları da bu dönemde “yaz bitmeden” tamamlayacağız. Ekiplerimiz, sanayi sitesinin yollarının yapılması için altyapı çalışmasındalar. İzzet Baysal Vakfı yönetimi ile sık sık bir araya gelerek üniversite yolunun üstyapısı için görüşüyoruz. Üniversitemizin altyapını biz hazırlamıştık. Şimdi ise üstyapısı ile ilgili olarak yollarımızı ve istinat duvarları gibi bizim yapmamız gerekenleri yapacağız. 2022 yılında Mengen’in çok daha farklı bir konuma geleceğini rahatlıkla söyleyebilirim. 1250 öğrencili yeni bir üniversite kampüsü olacak.

 

Mengen Belediye Başkanı Turhan Bulut ile yaptığımız röportajın üçüncü ve son bölümünü Cuma günü www.boluobjektif.com üzerinden okuyabilirsiniz…




HABERE YORUM YAZIN

DİĞER SİYASET HABERLERİ
Fazilet Tekman
Köşe Yazarları
Burç Yorumları