120x600

Alemdar inşaat

03-05-2023 Eda BAYRAKTAR

Dünya Kadınlar Günü’nü kutladığımız Mart aylarında yayınlanan Objektif’te, hayata dokunuşlarıyla insanların yaşamınca yer etmiş kadınları yazmaya çalışıyorum. O kadınlardan bir tanesi de hem Cüzzam hastalığı üzerine yaptığı araştırmalarla tıp alanında önemli başarılara imza atmış olan hem de kız çocuklarının eğitimleri için verdiği mücadeleyle tanınan Türkan Saylan.

Türkan Saylan, henüz Cumhuriyet’in ilk yıllarında, 1935 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. 5 çocuklu, varlıklı bir ailenin en büyük kızıydı. Babasının işleri kötü gidince geçim sıkıntısı yaşamaya başladılar. Ama hırslıydı Türkan, hayata tutkuyla bağlıydı. Kandilli Kız Lisesi’nden mezun olduktan sonra, İstanbul Tıp Fakültesi’ne başladı. Sorgulamayı, araştırmayı ve keşfetmeyi seviyordu. Eğitimi devam ederken evlendi Türkan, ilk çocuğunun doğumundan sonra verem oldu. İkinci hamileliğinde tekrar... Türkan savaşçıydı, kendini ve yaşamı seviyordu. İki kere atlattı “ince hastalığı”.

İlk çocuğuna hamileyken Bakırköy Akıl Hastanesi’ne gittiğinde, cüzzamlıların yaşadığı koşulları görünce dehşete düştü. O gün gördüğü manzarayı daha sonra verdiği bir röportajda şöyle anlatacaktı: “1958 yılıydı. Evlenmiştim ve sanırım büyük oğluma hamileydim. Bakırköy Akıl Hastanesi'ni görmeye gitmiştik. Çırılçıplak, iyileşme şansı olmayan, bakımsız, sahipsiz birçok insan parmaklıkların arkasındaydı. Cüzzamlılar pavyonuna giderken, ‘Sakın yaklaşmayın, ellerinizi değdirmeyin, uzak durun' diye uyarıyorlardı bizi. Bu bana çok ters geldi birden. Hayvanat bahçesine mi gidiyoruz, ne demek uzak durmak, biz doktor olmayacak mıyız, hastaya uzak durulur mu? Eski, bakımsız üç baraka vardı. Tarihi filmlerden birinin sahnesindeymişiz gibi, paçavralar içinde cüzzamlılar çıktılar barakalardan. Hastalar ellerini uzattılar, ayaklarını gösterdiler; yaraları vardı, sarılmıştı. Kiminin gözleri kör olmuştu, kimi sakattı. O sırada hastaneden yemek geldi. Görevli, yemeği hastaların bakraçlarına el değmeden boşalttı ve döndü. Bu görüntü günlerce rüyama girdi.”

O günden sonra cüzzam üzerine okumaya başladı. Araştırdıkça hastalığın tedavisinin mümkün olduğunu fark etti. Toplumsal yara haline gelmiş ve insanları yaşamdan izole etmiş bu hastalığın bir çaresi vardı. Fakülteden mezun olduktan sonra, deri ve zührevi hastalıklar üzerine uzmanlık aldı, İngiltere ve Fransa’da bu alanda araştırmalar yaptı. Türkiye’de Cüzzamla Savaş Derneği’ni kurdu. Yaşam koşullarının iyileştirilmesi ve tedavilerinin yaşamın olağan akışıyla entegre biçimde devam etmesi için çalışıyordu. Bu amaç doğrultusunda hem tıbbın alışılagelmiş yöntemlerini hem de insanların inançlarını değiştirmek için mücadele ediyordu. Türkan’ın attığı adım cüzzam hastaları için karşılığı ödenemeyecek bir adımdı. Zaten o da bunu karşılık bekleyerek değil, toplumunu ve insanları sevdiği için yapıyordu. 1977 yılında “Lepra (Cüzzam) Hastanesi”nin kurulmasına öncülük etti. İlerleyen yıllarda cüzzam hastaları için bir sosyal merkez haline gelecek olan bu hastanede, alanda çalışan birçok nitelikli doktor yetişti. Türkan Saylan’la birlikte ülkenin her yanını karış karış gezen bu doktorlar, gittikleri yerlerde sağlık taraması yaparak insanlara sağlık ve ümit aşıladı. Cüzzama karşı açılan savaşın sonucunda, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Türkiye'yi "lepranın çok azaldığı" ülkelerden biri ilan etti. Böylece, cüzzam hastalarının tedavisine yönelik çalışmalar Türkiye sınırlarını aşmış oldu.

Türkan Saylan, Cumhuriyet’in yetiştirdiği başarılı bir doktor olarak Uluslararası Cüzzam Derneği’nin kuruluşunda da rol oynadı. Dünya çapında gösterdiği üstün gayret, ona, kazandığı sayısız ödül arasında en değerli olanlardan birini, Uluslararası Gandhi Ödülü’nü getirdi.

Türkan’ın adanmışlığı yalnızca hastaları için değildi. Yaşadığı toplumun geri kalmış yönlerini onarmak, kendisi gibi kız çocuklarına dokunmak, onların da büyük işler başarmasına vesile olmak istiyordu. Bunun yolu, Atatürk ilkeleri ışığında bilimsel eğitimin herkes için erişilebilir olmasından geçiyordu. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD)’ni kuran ekip işte bu amaca hizmet etmek üzere bir araya geldi. Dernek sayesinde Anadolu’nun her yanından binlerce kız çocuğunun hayatına dokundu. Küçük yaşta evlendirilen, iş gücü olarak değerlendirilen ve okulla tanışmayan binlerce kız çocuğu ÇYDD burslarıyla eğitim görme şansı elde etti.

17 yıl boyunca mücadele ettiği meme kanserine 2009 yılında yenik düşen Türkan Saylan’ın kitaplara ve filmlere konu olan öyküsü, başta kız çocukları olmak üzere bu ülkedeki her bir birey için ilham kaynağı oldu. Mücadelesi onunla tanışan tanışamayan binlerce insan tarafından bugün de yaşatılmaya devam ediyor. Mücadelesine ve azmine minnetle…

 

 

 


www.boluobjektif.com'da yer alan köşe yazarlarının yazıları kendi görüşleridir. Yazdıkları köşe yazılarından dolayı www.boluobjektif.com sorumlu tutulamaz.



Eda BAYRAKTAR Diğer Yazıları
Köşe Yazarları
Burç Yorumları